Zonguldak’ta 9 maden işçisinin göçük altında kalması ve saatler sonrasında yaralı olarak kurtarılmasıyla ilgili DİSK Genel Başkanı BEKO bir açıklama yaptı. Açıklamanın tamamı şöyle; 

 

Zonguldak’ta kaçak olarak işletilen Erci Madencilikte meydana gelen göçükte mahsur kalan 9 madencinin yaşadığı kazanın 12 saat gizlenmesi, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında yaşanan çöküntünün son örneğidir.

Çalışanlar açısından yakın, hayati ve ölümcül tehlike içerdiğinden dolayı Bakanlık tarafından üretimi durdurulan maden ocağını kaçak olarak işletmek nasıl bir cesaret işidir, anlayabilmek mümkün değildir.

İşveren bu cesareti nasıl ve kimden almaktadır?

Fenni nezaretçi olayı saklama aymazlığına nasıl karar verebilmiştir?

Soma’daki madenci katliamından sonra, yaşananlar herkesin belleğinde derin izler bırakmıştır. Hükümetin ve yargının olay sonrasında ortaya koyduğu tavır, böylesi işverenler açısından herhalde çok teşvik edici olmuş olacak ki, denetim ve yaptırımlar hiç umursanmamaktadır. Üstüne üstlük üretimi durdurulmuş ocağı kaçak çalıştırma, işçilerin can güvenliğini tehlikeye atma ve ölüme bu kadar yakınlaşmış işçilerin hayatına zerre değer vermeden kazayı saklayabilme cesaretini kendilerinde bulabilmektedirler.

Türkiye’de işçi sağlığı ve iş güvenliği sistemi göçük altındadır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, bu çökmüş sistemi kurtarabilecek bir yasa değildir. Taşeronlaştırma ve güvencesiz çalıştırma yaygınlaştırılırken, kayıtdışılık etkin olarak üretim sürecinde varlığını sürdürürken, mevcut yasanın uygulama, denetim ve yaptırım süreçlerindeki etkisi kağıt üzerinde kalmaya mahkumdur.

Bu fiili süreçlerin yanında, yasanın çıktığı 2012 Haziranından bugüne piyasa lehine yapılan değişiklikler,  yasanın inandırıcılığını ortadan kaldırmıştır.

Hükümetin ve yargının işverenleri kollayan tavrının yanına, yasanın etkisizliğini de eklediğimizde Zonguldak’taki gibi kabul edilemez aymazlıkların yaşanması çok olağan karşılanmalıdır. Taşeronlaştırma ve güvencesiz çalıştırma, devlet ve sermaye işbirliğiyle, birikim için temel strateji haline gelmiştir.

Çalışanların bu alanda yaşanan garabetten kurtulması ve kamusal sağlık, güvenlik ve çevre standartlarına uygun bir şekilde çalışması için yapılması gerekenler şunlardır:

– Sendikaların örgütlenmesinin önündeki engelleri kaldırmak. Sendikaların işletme düzeyinde etkin bir rol oynayabilmeleri için İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği alanını temel bir örgütlenme ve mücadele alanı olarak ele almaları.

– Taşeron ve güvencesiz üretim sisteminin tamamen yasaklanması ve/veya ciddi denetim/sınırlama getirilmesi ve bu doğrultuda samimi, etkin bir mücadelenin ortaya konulması.

– Sendikalar, meslek odaları, birlikleri ve üniversiteler ile sağlık, iş güvenliği ve çevreyle ilgili özerk-demokratik bir kurumsal yapının oluşturulması.

Yukarıda belirtilen hedefler doğrultusunda DİSK ve DİSK üyesi sendikalar mücadelelerini sürdürecek ve büyütecektir. 14 Ağustos 2014

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir