Ülkemizde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve SGK kayıtlarında Madencilik ve Taş Ocakları işkolunda Temmuz 2022 ayı itibarıyla 222.067 işçi çalışmaktadır. İşkolunda çalışan maden işçilerinin yalnızca 41.836 maden işçisi sendikalı olup, toplu sözleşmeden yararlanan işçi sayısı ise bu oranın oldukça altındadır. Bu sayıya kayıtdışı (kaçak) çalıştırılan maden işçileri dâhil edildiğinde durum vahametini daha da korumaktadır.

Diğer yandan maden işçileri, iş cinayeti, meslek hastalıkları, hak kayıpları ve düşük ücret rejimi altında adeta kölelik koşullarında çalışmaya zorlanıyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin maliyet artırıcı görülüyor olması yüzünden kaçınılan önlemler, kamunun denetim yetersizliği ve göz ardı edilen tedbirler ve yaygın ihmaller nedeniyle madencilik, Türkiye’de en fazla iş cinayetinin yaşandığı üç sektörden biri olarak istatistiklerde yer almaya devam ediyor.

Kayıt altına alınabilen verilere göre geçtiğimiz son 20 yılda 2030 madenci işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri uygulanmadığı ve gerekli denetimler yapılmadığı için yaşamını yitirdi. Binlerce maden işçisi meslek hastalığı ve iş cinayetlerinde sağlığını, organlarını, işini ve geleceğini kaybetti.

Her yıl onlarca maden işçisinin yaşamını yitirdiği madencilik işkolunda düşük iş güvenliği maliyetleri ile düşük ücret uygulamasının katkısıyla sermaye karlılığı yıldan yıla rekorlar kırarak büyüyor. Madencilik ve taş ocakçılığı sektöründe Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, ciro endeksi Temmuz 2021’de önceki yıla göre yüzde 64.1 Mayıs 2022’de ise önceki yıla göre yüzde 132,2 arttı. Yine İstanbul Sanayi Odası 2020-21-22 birinci ve ikinci 500 sanayi kuruluşunda ilk sıralarda yer alan maden firmalarının sayısı da bu yükselişi gözler önüne seriyor.

Kırsal bölgelerde faaliyet gösteren madencilik; yörede alternatif iş imkânlarının olmaması, kamu denetim kurumlarına uzaklık vb. nedenlerle işsiz kalma endişesi başta olmak üzere, maden işçilerini artan hak ihlalleri ve haksızlıklar karşısında çaresiz hissetmesine neden oluyor.

Özel sektörde çalışan maden işçilerinin ortalama aylık kazancı 6.200.- liraya denk geliyor, riskli işler grubunda olan ve karlılık oranının oldukça yüksek seyrettiği işkolunda bu ücretin açlık sınırının altında bir ücret olması başlı başına adaletsizlik içeriyor.

Maden işçileri işsiz kalma korkusuyla iş yerinde yaşadığı başta düşük ücrete karşı ve yaygın hak ihlallerine karşı itirazını dile getirmekten ve anayasal olarak kendine tanınan kazanılmış haklarını aramaktan dahi kaçındığı çok çileli bir dönem geçiriyor.  Açlık sınırının dahi altında bir ücret, yok sayılan sosyal haklar, haftalık ve yıllık izinlerinin kolayca tırpanlandığı; çağın gerisinde servis, yemek ve hijyen koşullarında bir çalışma ortamından yoksunluk neredeyse tüm maden işkolunda çalışan işçilerin kabusu olarak devam ediyor.  Hatta bazı işyerlerinde kıdem tazminatlarının ödenmediği bir çalışma ortamında ayakta kalmaya çalışıyorlar. Bunlara ek olarak birde pandemi döneminde ücretsiz izin ve muvazaalı SGK kod -29 uygulamaları ile maden işçileri için bir cezalandırma yöntemi olarak kullanılmıştır. Kantarın topunu kaçıran bazı maden işverenleri,  işçilerin 4-5 aylık maaşlarını vermeden, kıdem ve ihbar tazminatları vb. hakları ödemeden ve bundan sağladıkları yüksek karlarla övünerek faaliyet göstermeye devam ediyor,

Pandemi salgını döneminde çok sayıda madenci Covid-19’a yakalanmasına rağmen, işverenlerin üretim döngüsünü devam ettirmek için işçileri adeta kölelik koşullarını aratmayan barakalarda yaşamaya zorladığına da şahit olduk.  Pandemi süreciyle beraber bazı işletmelerin maden işçilerini üç vardiya halinde aralıksız olarak ve işçi sağlığı iş güvenliği uygulamasına dikkate almadan çalıştırdığını defalarca ifade etmemize rağmen bu konuda başta kamu olmak üzere ilgililerin üzerine düşeni yapmadığını bir daha belirtelim.

Düşük ücret, eksik ödeme uygulamasının yanında işçilik maliyetlerini daha da düşürmek için özel koruyucu maske, baret, çizme, bot vb. işçinin kişisel korunma gereçlerini işçiye aldırma ve alınmayan iş güvenliği önlemleriyle yapılan tasarruflar nedeniyle iş cinayetleri,  meslek hastalıkları ve organ kayıpları madencilikte gittikçe artmaktadır. Akciğer hastalıkları başta olmak üzere iç organ hastalıkları, maalesef rutin bir hal almakta, işçinin çalıştırıldığı 4-5 yıldan sonra önlenemez kalıcı hasarlara yol açmaktadır. Bu korkutucu durum çalışma yaşamı için utanç verici olma yanında uluslararası atılmış sözleşmelere ve anayasamız tarafından güvenceye alınmış kanunlara göre de suçtur.

Bir kez daha hatırlatıyor ve uyarıyoruz; alınmayan önlemler, yerine getirilmeyen denetimler, uygulanmayan işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinden kaçınan ve bu ihlallere neden olan sorumlulardan hesap sormaya ve takipçisi olmaya devam edeceğiz.   

Maden işçilerinin alınterleriyle yarattıkları yüksek karlılığın kendilerine yansıması, haklarını savunabilecekleri sendikalarına üye olarak imzalayacakları toplu sözleşmeyle mümkündür. Maden İşçisi İnsan Onuruna Yakışır Çalışma, Geçinebileceği Ücret, Sosyal Hak ve Emekliliğinde Mutluluk İçinde Yaşayacak Bir Gelecek Talep Ediyor.

Biz maden işçileri güvenli ve güvenceli çalışmak ve insanca yaşamak için taleplerimizi bir kez daha sıralıyoruz;

  • Ücretler insanca yaşamaya yetecek hakkaniyetli bir düzeye çekilsin,  
  • Haftalık ve yıllık izinlerin, fazla mesai ve tatil günü çalışma ücretlerinin, sosyal hak ve tazminatların tam ve zamanında verilsin,
  • İş cinayetlerine dönüşen iş kazalarının önlenmesi için alınması gereken önleyici tedbirler eksiksiz uygulansın,
  • Meslek hastalıklarını tespit ve tedavi edecek hastane ve sağlık kuruluşlarının azaltılması değil artırılması sağlansın,
  • Sayısal olarak yoğun maden işçisinin çalıştığı yörelerdeki hastanelerde bulunmayan ya da yetersiz olan yanık tedavi ve ortopedi servisleri yeterli düzeye çıkarılsın,
  • İtilaf ve hak ihlalleri karşısında mahkemelerdeki yoğunluk nedeniyle davaların yıllarca uzamasının önüne geçecek önlemlerin alınsın,
  • İşçilerin sendikalaşma hakkına müdahaleden, sendika seçme tercihleri konularında yapılan baskı ve kısıtlamalardan vazgeçilsin.

İşte tüm bu haklar ve insana yakışır iş ortamı için işçilerin koruyucu kalkanı olan, gücünü yalnızca işçiden alan demokratik sendikalardır. Bu kalkan ve güç demokratik sendikan DİSK/ Dev. Maden-Sen’dir.

Emeğinin ve ekmeğinin sahibi ol, Dev. Maden-Sen’li ol, DİSK’li ol!