Küresel iklim hareketinin çağrısıyla tüm dünyada ilan edilen “İklim Grevi” ile ilgili olarak DİSK Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu’nun açıklaması
Öğrencilerin ve ekoloji örgütlerinin küresel iklim krizine karşı başlattığı eylemler çok sayıda demokratik kitle örgütünün, yerel yönetimlerin ve sendikaların da desteğiyle küresel bir harekete dönüştü. Küresel iklim hareketi, 20-27 Eylül 2019 tarihleri arasında tüm dünyada “İklim Grevi” etkinlikleri düzenleyecek.
Kapitalizm hem emeğimizi hem de doğamızı sömürüyor. Bu sömürü artık gezegeni yaşanmaz bir hale getirdi. Birleşmiş Milletlerin (BM) “Varoluş krizi” olarak tanımladığı iklim krizi, yaşadığımız gezegeni dönüşü olmayan bir yola sokmuş durumda. BM Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), hükümetler derhal radikal tedbirler alma yoluna gitmediği takdirde, 10 yıl sonra dünyanın artık geri dönüşü olmayan bir yola gireceğini kesin bir dille ilan etti.
İklim krizi sadece kutuplardaki buzların eriyerek denizleri yükseltmesinden ibaret sonuçlar doğurmuyor. Ülkemizde de yaşanan dolu felaketleri, hortumlar, kuraklık, sel felaketleri, yangınlar iklim krizinin ilk işaretleri.
Ve tüm dünya böyle büyük bir felakete sürüklenirken, hükümetlerin önlem almasını engelleyen, sayısı 100’ü bile bulmayan dev şirketlerin kar hırsı dünyamızı yok oluşa sürükleniyor.
Herkes biliyor ki iklim banka olsaydı çoktan kurtarılmıştı… 2008 ekonomik krizinde batan bankaları ve şirketleri kurtarmak için sıraya giren hükümetler yok oluşa sürüklenen gezegenimizi kurtarmak için kıllarını bile kıpırdatmıyorlar. Bekliyorlar ki faturayı yoksullar ve emeğiyle geçinenler ödesin. Petrol, kömür, doğalgaz başta olmak üzere şirketlerin karları ve o şirketlerin arkasından bankaların çıkarları için çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği çalınıyor.
Tam da bu nedenle gençler herkesi iklim için harekete geçmeye çağırdı. Uluslararası sendikal hareket, bu çağrıya yıllardır kullandığı bir sloganıyla cevap verdi: Ölü bir gezegende istihdam olmaz!
Sendikaların da parçası olduğu “küresel iklim hareketi” dünya hükümetlerini derhal harekete geçerek iklim krizini durduracak adımlar atmaya çağırıyor. Çağrımız net: Ulusal hükümetler, yerel yönetimler ve şirketler insanlığın sonunu getirecek uygulamalara son vermek için “İklim Acil Durumu” ilan etmelidir.
Küresel İklim Hareketi’nin “İklim Adaleti” ve “Adil Dönüşüm” sloganı sendikalar için özel önem taşıyor. Çünkü iklim mücadelesi aynı zamanda bir adalet ve demokrasi sorunudur. İklim adaleti ancak adil bir dönüşümün sağlandığı ve kapsamlı bir şekilde planlamış karbonsuzlaşma politikalarıyla mümkün olabilir. Bu dönüşüm emekçilerin küresel finans kapitalle uzlaşmasıyla değil tam aksine ona karşı çıkarak alternatifler yaratmasıyla mümkündür. İşyerlerimizi, toplu sözleşmelerimizi ve mücadele programımızı iklim krizini durduracak biçimde yeniden düzenlemeliyiz.
Tüm dünyada sendikalar enerji politikalarının demokratikleşmesini, halkın karar mekanizmalarına katılmasını savunuyor. Bir avuç seçkinin çıkarını değil doğayı ve halkın ihtiyaçlarını dikkate alan politikalar hayata geçirilmelidir. Halk için temiz ve sürdürülebilir enerji sağlanması temel taleplerimiz arasında yer almaktadır.
“Sıfır karbon” ekonomisine geçerken, fosil yakıtların tüketimine son verirken işçi haklarının zarar görmesini kabul etmiyoruz. İşçi sınıfı iklim krizinin sorumlusu değildir. Ekonomik krizin de iklim krizinin de sorumlusu açgözlü şirketler ve onlara göz yuman hükümetlerdir. Bedel ödemesi gereken de onlardır.
Bir yandan doğayı tahrip ederken diğer yandan yeşile boyalı sosyal sorumluluk projeleri yürüten enerji ve madencilik şirketleri iklim krizine çare üretemezler. Enerji ve doğal varlık yönetiminde demokratikleşmeye dayalı yeni bir ekonomik model mümkün ve zorunludur.
Türkiye, iklim değişikliğine cevap oluşturmakta sürekli geç kalmaktadır. Bunun nedeni halkın değil sermayenin sözcüsü gibi davranan siyasetçilerdir. Türkiye hükümeti, imzaladığı Paris Anlaşması’nı acilen, meclisten geçirerek, Birleşmiş Milletler çatısı altında taraf olmamış 12 ülkeden biri olma utancından kurtulmalıdır.
İklim krizinin, emeğimizi, yaşamımızı ve bütünüyle dünyamızı tehdit eden temel bir kriz olduğunun bilinciyle, bütün demokrasi güçlerini, emek ve meslek örgütlerini iklim için harekete geçmeye çağırıyoruz. Bütün işçileri İklim Grevi kapsamında etkinlikler düzenlemeye ve düzenlenen etkinliklere katılmaya davet ediyoruz.