Yarın Akhisar’da ilk duruşması gerçekleşecek Soma davasına ilişkin Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Türkiye Devrimci Maden Arama ve İşletme İşçileri Sendikası (Dev. Maden – Sen) bugün bir basın açıklaması yaptı.
Soma davasına müdahillik başvurusunda bulunduğunu ve sorumlularının hesap vermesi için sonuna kadar mücadelelerini sürdüreceklerini bildiren Dev. Maden – Sen Yönetim Kurulu yaptığı açıklamada şunları söyledi;
“Soma katliamı davasında adaleti sağlayacak bir süreç ve sonuç bekliyoruz
Bu dava, günümüzde iş cinayetleri konusunda, dünyanın en önemli davasıdır. İş kazası ve işçi ölümleri açısından Türkiye dünya da üçüncü, Avrupa da birincidir. Bu utanç tablosunun devam etmesi istenmiyorsa, iş cinayetleri davalarında gerçek anlamda adalete erişilmelidir.
Türkiye de, iş cinayetleri ve işçi katliamlarının bu noktaya gelmesinin bir nedeni de iş kazaları ve işçi ölümlerindeki davalarda adalete ulaşılamamış yargılamalardır. Bu işçi cinayetlerinin davaları görülürken esas sorumlular yargıdan kaçırılmış, davalar kan parası niyetine tazminatlarla sonuçlandırılmıştır. Yargılanan ve ceza alanlar orta ve daha çok alt kademedeki yöneticilerdir. İşçi cinayetlerinin görüldüğü davalardan çıkan sonuçların işverenler açısından herhangi bir caydırıcılığı yoktur ve kamu vicdanının tatmin olduğu görülmemiştir. Adaletin böyle işlemesi yasaları iplemeyenleri daha çok cesaretlendirmektedir.
Bu cesaretledir ki, patronlar işçi sağlığı ve iş güvenliğine uymamaktadır. Maliyetleri düşürmek için uyulmayan İşçi sağlığı ve güvenliği kurallarının yanı sıra üretim zorlaması yaparak, işçileri adeta kölelik koşullarında çalıştırmaktadırlar.
Bu dava da Soma Kömürleri A.Ş patronunun yanında, TKİ, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yargılanmayacaksa, adalet nasıl yerini bulacaktır.
301 işçinin yaşamını yitirdiği, dünyanın gözü önünde yaşanan ve sorumlularının bütün çıplaklığıyla ortaya çıktığı dünyanın en büyük iş cinayeti davasında ilk duruşma onbir ay sonra,13 Nisan 2015’de başlayacaktır.
Daha başlarken sorunlu birkaç hususun bir an önce giderilmesi ihtiyacı göze çarpmaktadır.
1. Öncelikle heyet tutuklu 8 sanığın duruşmada hazır edilmesi yerine cezaevinden SEGBİS adı verilen sistemle dinlenilmesine karar verdi. Tutuklu sanıklar duruşmaya getirtilmelidir. Soma dosyasında sanıkları 301 defa 12-25 yıl arasında hapis cezasıyla yargılanacak. Mahkemenin tutuklu sanıkların SEGBİS ile bir kısım sanığın da istinabe yoluyla dinlenmesi yönünde ki kararı, Ceza Mahkemesi Kanunu’nun (CMK) 196. maddesinin 2 fıkrasında düzenlenen “Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir.” hükmüne açıkça aykırıdır.
İddianameye göre en az ceza ile yargılanan sanık 12 yıl ile yargılanıyor. CMK’nın ilgili maddesi alt sınırı 5 yıldan fazla hapis cezası gerektiren suçlarda sanığı duruşmada hazır edeceksin diyor.
Mahkeme bu kararla sanıkları duruşmadan kaçırmaya çalışmaktadır. Amacı maddi gerçekliği ortaya çıkarmak olan mahkemenin, bu durumda sanıkları sorguya dahi çekmeye tenezzül etmeyerek maddi gerçeği ortaya çıkarmaktan kaçacağını göstermektedir.
2. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ve TKİ Müdürü Mustafa Aktaş hakkında hiçbir soruşturma başlatılmamıştır. Bu kişilerin de dosyaya dahil edilerek yargılanmaları gerekmektedir.
Dosyada ki bilirkişi raporlarında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın ve TKİ Genel Müdürü’nün asli sorumlu olduğu açıkça yazılıdır. ANCAK BU KİŞİLER DOSYAYA SANIK SIFATI İLE DAHİL EDİLMEMİŞTİR. Bu nedenle soruşturmanın genişletilerek ÇSGB Faruk Çelik, ETKB Taner Yıldız ve TKİ Genel Müdürü Mustafa Aktaş ve diğer kamu görevlileri hakkında soruşturmanın genişletilerek Faruk ÇELİK, Taner YILDIZ ve Mustafa AKTAŞ ile bilirkişi raporlarında belirtilen ve tespit edilecek diğer kamu görevlilerinin de sanık olarak yargılanmaları gerekmektedir. Aynı şekilde kamuoyunda devlet sorumluları da yargılanıyor denilerek kamuoyu yanıltılmaktadır. Dosyada devlet memuru sıfatı ile yargılanan 7 kişi vardır. Bu 7 kişi de TKİ ELİ de çalışan kadrolu mühendislerdir. Ancak TKİ ELİ Müdür ve ilgili bakanlar dosyaya hiç dahil edilmemiştir. Emri veren üst amirlerin sorumluluğuna gidilmemiştir. Yine aynı şekilde ÇSGB’de müfettişlik yapan 13 kişi hakkında Danıştay’dan soruşturma izni çıkmış olmasına karşın bu kişiler dava dosyasına dahil edilmemiştir.
3. Mahkemenin verdiği kararlar arasında “müşteki ve mağdurların mahkeme de dinlenmeyerek bulundukları yerlerdeki asliye ceza mahkemesince talimatla ifadelerinin alınması” kararı da vardır. Mahkeme buna gerekçe olarak müşteki ve mağdur sayısının fazlalığını göstermektedir. Türkiye’nin en büyük maden katliamı davasında mahkeme gerçeği ortaya çıkarmak yerine her şeyi kendi üzerinden atmaktadır.
Mahkeme bu kararında; katliamda yaralanmış veya yakının kaybetmiş kişi Soma’da oturuyorsa Soma’da, Kınık’ta oturuyorsa Kınık’ta, Kırkağaç’ta oturuyorsa Kırkağaç’ta dinlenmesine karar vermiş durumda. Bu karara göre mahkeme hiçbir mağdur veya müştekinin ifadesini almayacak.
Bir yargılamada Sanıklar, şikâyetçiler, mağdurlar, tanıklar salonda olmadan yargılama yapılarsa geçek anlamda bir adalet ve yargılama geçekleşebilir mi? Asıl amacı maddi gerçekliği ortaya çıkarmak olan mahkemenin tutuklu sanıkları SEGBİS ile aileleri ve yaralı kurtulanları başka ilçelerde dinleterek dosyada ki tüm işleri üzerinden atma çabası mahkemenin ne yönde bir karar vereceğini bizlere şimdiden göstermektedir.
Soma’daki katliamda, Yasalar ve insan hayatı sorumsuzca hiçe sayılarak yapılan hizmet alım ihaleleri ve taşeronlaştırma politikalarının; yalnızca ranta, paraya odaklanmış, plansız, kanunsuz, denetimsiz ve sorumsuz üretim hırsının payı, etkisi yargılamada yer almayacak mıdır?
Adalet mekanizmasının bütün unsurlarına çağrımızdır: Bu dava yüzeysel bir takım adli süreçlerle ve tazminat cezaları ile geçiştirilecek bir dava olmaktan ziyade, işçilerin işçi sağlığı ve iş güvenliğinin, taşeronlaşma ve hizmet alım ihaleleriyle ihlal edilmesinin de yargılanacağı dava olmalıdır. Bu davanın müdahilleri sadece soma da hayatını kaybeden işçilerin yakınları değil Isparta Yalvaç’ta hayatına kastedilen tarım işçileri, İstanbul’da Torunlar inşaatta katledilen inşaat işçileri, Afşin Elbistan’da toprağın altında bekleyen maden işçileri de dahil bütün olarak işçileri öldüren nedenler göz önünde tutulmalıdır.
Bu dava da, bu katliamın sadece işyeri düzeyindeki sorumluları değil, bütün bir toplumu ucuz iş gücü olarak gören ve geleceksizleştiren taşeron sisteminin kömür havzalarında rödevans anlaşmaları ile gerçekleştirilen özelleştirmelerin, üretim zorlaması üzerine oturtulan enerji politikalarının, denetimsizliğin yargılanacağı davadır.
Türkiye’de adalet mekanizmasının toplum vicdanını dikkate alan, davanın bütün süreçlerini şeffaf bir şekilde yürüterek mağdurların ya da şüphelilerin servetlerine, konumlarına, kariyerlerine bakmaksızın adil bir sorgulama yürütmeleri gerekmektedir. Aksi durumda, Soma’da yaşanan katliam daha önce yaşanan katliamlar gibi esas sorumluların yargılanmadığı bir aklama operasyonlarına dönüşecektir.
Sendikamız, Soma’da vahşice gerçekleştirilen madenci katliamıyla ilgili görülen davaya ta başından itibaren müdahil olmak için harekete geçmiş, talebini dava açılır açılmaz mahkemeye yazılı olarak iletmiştir. Bu talebimizin mahkeme heyeti tarafından kabul edileceğini umuyoruz.
Bu davayla ilgili dün basına yansıyanlar ciddi anlamda kaygılarımıza neden olmuştur. Bildirildiğine göre, devletin silahlı güçleri davanın görüldüğü Akhisar Kültür Merkezine kimseyi yaklaştırmayacak, davayla ilgilenen herkesi en az 1 kilometre uzağında tutacaktır. Binlerce polisin kuşatmasında, ailelerden, maden işçilerinden ve halktan izole edilerek, son yıllarda tanık olduğumuz birçok davada olduğu gibi kafalarda sorular yaratan, adaleti sağlamak yerine vicdanları kanatan bir sonuçla karşılaşmak istemiyor, “Geciken adalet adalet değildir” sözünü de hatırlatarak, insanlığın vicdanını rahatlatacak bir yargılama ve adaletin tecelli edeceğini görmek istiyoruz.”
Akhisar’da gerçekleşecek davaya şehit madenci aileleri ve yakınlarının yanı sıra, maden işçileri, Dev. Maden – Sen Üyeleri, Kınık Anadolu Erenler Kültür Derneği, CHP, SHD, Madenci Evi’de katılacak.
Öte yandan basına yansıyan haberlere göre; DİSK, KESK, TTB ve TMMOB yöneticileri, İHD İzmir Şubesi, ÇHD, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin DEMİRTAŞ, HDP İzmir Milletvekili adayı Ertuğrul KÜRKÇÜ ile HDP Manisa ve İzmir İl Örgütlerinin de kitlesel katılarak Akhisar’da gerçekleşecek duruşmaya katılacağı bildiriliyor. 12 Nisan 2015