Bugün 4 Aralık Dünya Madenciler Günü. Roma zulmünden kaçarak madencilere sığınan Santa Barbara’nın dünya madencilerine armağan ettiği gün. Roma İmparatorluğu’nda Nicomedia -bugünkü Kocaeli- kentinde zulümden maden ocağına kaçarak madencilere sığınan ve hem de madencileri koruyan Santa Barbara’nın dünya madencilerine armağan ettiği gün.

Madencilik ile Tarım ve hayvancılık dünyanın en eski iki sektörüdür. Fakat madenler tarımda olduğu gibi her yıl ekilip yeniden üretilemezler.  Kalkınmanın, sanayinin motoru olan madenler doğada sınırlıdır ve yeniden üretilip çoğaltılabilen bir kaynak değildir. Bundan dolayı madenler tüm halkın ve gelecek kuşakların sahibi olduğu bir kısıtlı servettir. Sahibi; patronlar, şirketler değil halktır.

Madenciliğin, çevre ile uyumlu, evrensel madencilik prensiplerine uygun, tüm üretim süreçlerinde işçilerin de söz ve karar süreçlerine katılımının sağlandığı, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin eksiksiz uygulanması ile planlanıp yapılması gerekir.

Ancak bunlara uyulmadığı gibi, maden sahalarında özelleştirme, rödovans, kayıtdışılık ile neredeyse tüm maden sahalarında üretimin taşeronlaştırılması ile denetimden uzak ocaklarda, galerilerde, aynalarda, şevlerde talan, kâr hırsı ve üretim zorlamasıyla alın terimiz, haklarımız hatta canımız hiçe sayılıyor.

Bu yüzden Soma, Ermenek, Kilimli, Elbistan, Küre, Şırnak, Karaman, Mustafakemalpaşa, Şirvan, Kozlu, Bursa ve en son Amasra’da 42 işçi kardeşimizin yaşamına mal olan iş cinayetleri yaşandı. Madenlerden gelen her iş cinayetinin ardından “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” dendiğini, her katliamın ardından “Gerekli önlemler alınacak” sözlerine çokça şahit olduk. Ancak önlemler alınmadığı gibi, işçiler daha çok ölmeye devam etti, ediyor. Oysa bu iş cinayetleri önlenebilir. Ölümleri önlemenin bir yolu da bu ölümlere sebep olanlardan hesap sormaktır. İşçi ölümlerinde sorumluluğu olanlar hesap vermediğinde, bugünkü gibi elini kolunu sallayarak dolaştığında, ihale ve terfi almaya devam ettiğinde işyerlerinde yeni cinayetler teşvik edilmiş olur.

Bir kez daha hatırlatalım; işyerlerinde işçinin denetimi, en etkili denetimlerden birisidir. İşçilerin üretim zorlaması baskısına direnebilmeleri, ölümcül koşullarda çalışmama haklarını kullanabilmeleri sendikalı olmaları ile mümkündür.

İşçilerin anayasal hakkı olmasına rağmen bazı maden isverenlerince sendika düşmanlığı yapıldığını, istedikleri sendikaya üye olmalarının engellendiği bu da yetmezse işveren sendikacılığı olarak tarif ettiğimiz sarı sendikalara baskı ve tehditle üye yapılmaya çalışıldıklarını yaşayarak görüyoruz.

Uyarıyoruz!

İşçilerin sendikaya üye olmasını engellemek ve özgür iradeleri ile yaptıkları sendikal tercihlerini baskı ve tehdit ile değiştirmeye çalışmak Anayasa ile güvenceye alınmış kanun maddelerine karşı işlenen bir suçtur!

Maden işçilerini yerin yüzlerce metre altında ve yer üstünde en ağır koşullarda her türlü tehlike, zorluk ve riske karşı canları pahasına çalıştırmak, köleliği aratmayan koşullarda karın tokluğuna sefalet ücreti ile yaşamaya mahkûm etmek adaletsizlik hatta vicdansızlıktır.

2022’nin sonlarına yaklaştığımız şu günlerde maden işverenleri karlılıklarına kâr katıp refahtan aslan payını alırken, maden işçileri açlığa ve yoksulluğa mahkûm edilemez.

Buna izin vermeyeceğiz!

Daha fazla kâr için maden işçilerini ölüme yollayanlara ve en temel kazanılmış işçi hakları gaspına karşı; örgütlenip sendikalaşarak, alın terlerinin gerçek karşılığı ve çocuklarının geleceği için mücadele eden maden işçisi sınıf kardeşlerimizi bir kez daha selamlıyoruz.

Tüm maden işçilerinin 4 Aralık Dünya Madenciler Günü kutlu olsun!