Erzincan’ın İliç ilçesindeki Anagold şirketinin maden ocağında 13 Şubat 2024 tarihinde meydana gelen ve liç yığını kaymasıyla yaşanan maden katliamında, üyemiz Uğur Yıldız’ın da içinde bulunduğu 9 madenci kardeşimiz siyanürlü toprak yığınının altında can verdi.
İliç maden katliamı, ülkemizde yaşanan işçi ölümlerinin neden, nasıl ve ne için gerçekleştiğinin en somut örneklerinden biridir. Bu nedenle, Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile Çiftay İnşaat Taahhüt ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilileri hakkında, maden işçilerinin çalışma koşullarında ölüm riskine karşı, işçi sağlığı ve iş güvenliği için yeterli tedbir almamaları sebebiyle yargılanarak en ağır cezaya çarptırılmalarını talep etmiştik.
Tüm sorumlular yargılansın
Yine, işçilerin can güvenliği ve yörede yaşayan halk ile doğanın korunması amacıyla sorumluluğu bulunan kurumlara da dikkat çekmiştik. Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın denetim eksikliklerine vurgu yaptık. Bu kurumların, maden faaliyetlerinin ruhsatlandırılmasından başlayarak tüm üretim süreçlerinde görev ve sorumluluklarını yerine getirmediğini belirttik. Ayrıca, ihmali bulunan tüm sorumlular hakkında soruşturma başlatılarak yargılanması çağrısında bulunduk.
İş cinayetleri önlensin
9 işçinin, siyanürlü liç yığını altında kalarak hayatını yitirmesinin ardından, tek bir kişinin dahi istifa etmemesi ve sorumluluğu bulunan kamu görevlileri için soruşturma izni verilmemesi, davaya müdahillik talebemizin karşılanmaması, davanın iş cinayetlerinin önlenmesi konusunda emsal bir davaya dönüşmesini engelledi.
Katliam göz göre göre geldi
Emeğe, doğaya, akla ve bilime zerre kadar önem vermeyen bu zihniyet, çıkarlar ve rantlar uğruna her şeyi göze aldı. Gözü hiçbir şey görmeyen bir zihniyetin ne kadar tehlikeli sonuçlar doğurabileceği bir kez daha görülmüş oldu. Uzun yıllardır bölgeyi zehirleyen maden tesisinde, 2022 yılında da siyanürlü solüsyon etrafa saçılmıştı. Bu felaketin ardından, madene kısa süreli kapatma ve para cezası verildi. Ancak, konu kapatıldı. Maden tekrar açıldı ve kapasite artırımı izinleri verildi. İnsanlarımız ve özellikle Fırat Nehri havzası başta olmak üzere doğamız, pervasızca tehlikeye atıldı.
Yıllardır bu konuda uyarılar yapan meslek odaları, çevre gönüllüleri ve yerel halkın feryatları dikkate alınmadı. Devletin denetim ve yaptırımlardan sorumlu kurumları ise etkisiz hale getirildi, zayıflatıldı veya görev yapmaları bilinçli olarak engellendi.
Madenleri emperyalist tekellere peşkeş çekenler, sınırsız emek ve doğa sömürüsü üzerinden vahşi bir üretim düzeni kuranlar, daha çok kar peşinde koşarken, bilimi ve aklı yok sayanlar bilmelidir ki bu ülke, bu halk ve işçi sınıfı sahipsiz değildir.
Katliamda yaşamını yitiren tüm maden işçisi kardeşlerimizin ailelerinin yanında olmaya devam edeceğiz. ilerleyen süreçlerde de iş cinayetlerinin önlenmesi için tüm sorumluların en ağır cezaya çarptırılmaları için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.
Adalet sağlanıncaya kadar İliç maden katliamında sorumluluğu bulunanların yakasından ellerimiz eksik olmayacak!