Kısa çalışma ödeneğinin kaldırılması ile ilgili olarak DİSK Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu’nun açıklaması
Covid-19 salgınının ekonomik ve sosyal tahribatı tüm şiddetiyle devam ederken, sosyal politikaları geliştirmesi, sosyal destekleri artırması gereken hükümet tam aksi istikamette adımlar atıyor.
Bir yılı aşkın bir süredir devam eden Covid-19 salgını sırasındaki en önemli gelir desteklerinden biri olan kısa çalışma ödeneğinin 31 Mart 2021 tarihi itibarıyla sonlandırılacağını açıklandı. Oysa kısa çalışma ödeneğinin sona ermesi değil, aksine kapsamının genişletilerek devam ettirilmesi gerekmektedir.
DİSK olarak salgın döneminin ilk günlerinden itibaren işçilerin gelir kaybına karşı özel sektördeki sigortalı işçiler için kısa çalışma ödeneğinin uygulanmasını, salgın koşullarında ön şartsız bütün işçilerin bundan yararlanmasını ve en düşük kısa çalışma ödeneğinin asgari ücret olmasını savunduk. İşsizlik Sigortası Fonu kaynaklarının bunun için yeterli olduğunu verilerle ortaya koyduk.
Nitekim kısa çalışma ödeneği salgın döneminde sigortalı işçilere yönelik en önemli gelir desteği oldu. Öte yandan kısa çalışma ödeneğinin bazı işverenler tarafından usulsüz kullanımı, ödenek miktarın azlığı ve koşulların ağırlığı gibi sorunların üzerine gidilmedi. Ağır koşullar yüzünden milyonlar kısa çalışma ödeneğinden faydalanamadı veya çok düşük miktarlarda destek aldı.
Hükümet ayrımcı bir yol izleyerek milyonlarca işçiyi etkileyen zorunlu ücretsiz izin uygulamasını başlattı ve İşsizlik Sigortası Fonu’ndan “nakdi ücret desteği” adı günde 39 TL ödeneği reva gördü. İş ve gelir kaybı yaşayan 3,7 milyon işçi kısa çalışma ödeneğinden yararlanırken, işverenler tarafından ücretsiz izne ayrılan ve çok daha düşük nakdi ücret desteği alan işçi sayısı 2,5 milyona yaklaştı.
Bugün kısa çalışma ödeneği desteğinin sonlandırılması, milyonlarca işçiyi işsizlik tehlikesiyle ve “ücretsiz izin” adı altında günlük 47 lira ile yaşama dayatmasıyla karşı karşıya bırakacaktır.
14 milyon civarındaki kayıtlı işçinin 6,2 milyonunun (yüzde 44) Covid-19 döneminde iş ve gelir kaybına uğradığı, aylık ortalama iş kaybı 4,4 milyona yaklaştığı ülkemizde, hükümet etkili sosyal politikalar üretmedi. Ülkeyi yönetenler salgının başından beri Anayasa’nın sosyal devlet ilkesinin gereğini yerine getirmekten ısrarla kaçındı. Bunun sonucunda Türkiye, Meksika ve Arnavutluk ile beraber dünyada Covid-19 nedeniyle yurttaşlarına en az gelir desteği sağlayan üç ülke arasında yer aldı. Türkiye G20 ülkeleri içinde gelir ve harcama desteği en düşük olan ülke oldu.
Covid-19’un toplumsal ve ekonomik etkilerini hafifletmeye yönelik destekler hâlihazırda bu kadar zayıf iken ve yeni destekler gerekiyorken kısa çalışma ödeneğinin sona ermesinin yaratacağı ağır sonuçları tahmin etmek hiç de zor değil. Salgın sürerken, hatta yeniden yükseliş eğilimine girerken salgın sırasında yapılan ödeneklerden vazgeçilmesi kabul edilemez. Kısa çalışma ödeneğinin kaldırılması işçilerde iş ve gelir kayıplarına yol açacaktır.
Hükümet salgının başından itibaren sermayeyi koruma tercihini ortaya koymuş, zaten sınırlı olan destekler büyük oranda işverenlere akıtılmış, milyonlar işini, aşını, gelirini kaybederken sermayenin karları salgın süresince artmıştır. Bu tercihler değişmelidir. Salgın süresince yurttaşlarına iş ve gelir güvencesi sağlamak bir lütuf değil, Anayasa’daki sosyal devlet ilkesi gereği hükümetin bir görevidir. Ülkeyi yönetenleri görevlerini yerine getirmeye çağırıyoruz:
- Kısa çalışma ödeneği sürdürülmeli ve ödenek için aranan önkoşullar kaldırılmalı, ödeneğin alt sınırı asgari ücret olmalıdır.
- İşten çıkarma yasağı salgın boyunca bütün istisnaları kaldırılarak devam edilmeli, Kod-29 zulmüne son verilmelidir.
- Ücretsiz izin uygulamasına son verilmeli, salgın ve işten çıkarma yasağı döneminde işin durması durumunda özel sektörde çalışan işçilere kısa çalışma ödeneği uygulanmalıdır.
- İşsizlik Sigortası Fonu sadece işçilere tahsis edilmeli ve Fon’dan yapılan işveren destek ve teşvikleri durdurulmalıdır.
- Kayıt dışı çalışanların ve yoksul yurttaşların geçimini sağlamak üzere düzenli bir asgari gelir desteği (sosyal sigorta desteği) sağlanmalıdır. Düzensiz ve kuralları değişen keyfi sosyal yardım mekanizması yerine ILO’nun sosyal güvenlikle ilgili 102 sayılı Sözleşmesi ve 202 sayılı Tavsiye Kararı’na uygun olarak bütün yurttaşlara asgari geçimi şartlarını sağlayacak bir asgari gelir desteği/sigortası (aile sigortası destekleri dahil) uygulamasına geçilmelidir.
- Asgari ücretin brütü net ödenmelidir: Asgari ücret pandemi koşulları da dikkate alınarak vergi ve kesintilerden muaf tutulmalı, asgari ücretin brütü net olarak ödenmelidir. İşçilere bütçeden SGK prim desteği verilmelidir.
- Emekli aylıkları ve gelirleri hızla yeniden düzenlenmeli ve emekli aylıkları ve gelirlerinin alt sınırı asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir.