Her gün katlanarak artan enflasyon hayatımızı gittikçe pahalılaştırıyor, geçinmeye yetmeyen ücretlerimiz ise gittikçe eriyor, eriyen ücretler temel ihtiyaçlarımızı dahi karşılamaya yetmiyor.
Her gün yapılan zamlarla; ekmeğimiz küçülüyor, başta temel gıda, elektrik, su ve doğalgaz olmak üzere sağlık ve eğitim harcamalarımıza yetişmek bir yana, gittikçe derinleşen yoksulluk çukuruna doğru itiliyoruz.
Alım gücümüzün her geçen gün gittikçe eridiğini çarşı pazarda yaşayarak görüyor, temel ihtiyaçlarımızı dahi karşılayamayan ücretlerimizin verdiği çaresizliği iliklerimize kadar hissediyoruz. Konfederasyonumuz DİSK’in Araştırma Dairesi DİSK-AR’ın 24 Haziran 2022’de açıkladığı Başkanlık Rejimi döneminin dört yıllık değerlendirmesindeki bulgulara bakıldığında durum işçi ve emekçilerin ücretlerinin ne denli eridiğini, işsizliğin gittikçe yükseldiğini, milli gelirdeki bölüşümün ne kadar eşitsiz dağıtıldığını gözler önüne sermektedir.
DİSK-AR raporuna göre: “Enflasyon yüzde 15’ten yüzde 74’e fırladı! ABD doları 4,8 liradan 17,4 liraya yükseldi. 2018-2022 arasında asgari ücret döviz cinsinden 92 dolar geriledi. Başkanlık döneminde geniş tanımlı işsizlik oranı 5,4 puan, geniş tanımlı işsiz sayısı 2,6 milyon arttı. Başkanlık rejiminde emeğin milli gelir içindeki payı yüzde 37,8’den yüzde 31,5’e geriledi. Başkanlık rejiminde asgari ücretin Kişi Başına Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya oranı yüzde 53’ten yüzde 37’ye geriledi. Başkanlık döneminde tüketici güveni dibe vurdu.”
Raporun tamamı için tıklayınız.
Durumun özeti de gösteriyor ki bir avuç sermayedar zenginliklerine zenginlik katarken halkın büyük çoğunluğu ise açlık ve yoksulluk sınırının altında karın tokluğuna mahkûm ediliyor. Bu ücretliler için yıkımdır. Bu yıkıma son verilmeli, hayat pahalılığı karşısında milyonlarca işçiyi, emekçiyi, emekliyi, dar gelirliyi açlığa ve yoksulluğa mahkûm eden gelir adaletsizliği son bulmalı; zamlara son verilmeli, ücretlerde artış sağlanmalıdır.
Asgari ücret tespitinde resmi enflasyon değil kişi başına gayri safi yurt içi hasıla (GSYH) artışı (büyüme) ve yoksulluk sınırı esas alınmalıdır.
Çalışanların büyümeden/veremlilikten pay almasını sağlayacak bir hesaplama yöntemi gereklidir. Asgari ücret tespitinde işçinin sadece kendisi değil ailesi de hesaba katılmalıdır.
Asgari ücret başta olmak üzere diğer tüm ücret ve maaşlar yüksek enflasyon döneminde yılda dört kez belirlenmelidir.
Enflasyon karşısında eriyen ücretler üzerindeki vergi yükü azaltılmalı, kâr ve faiz gelirlerinin vergilendirildiği, çok kazananın çok vergi verdiği adil bir vergi politikası benimsenmelidir.
Elektrik, su, doğalgaz ve internet faturalarına yapılan zamlar geri alınmalı, temel tüketim mal ve hizmetleri vergi ve kesintiden muaf tutulmalıdır. Tüm fiyatları doğrudan etkileyen akaryakıt üzerindeki vergi yükü düşürülmelidir.
Bir kez daha yineliyoruz, bu böyle gitmez;
İşçi sınıfının insan onuruna yaraşır bir ücret ve sosyal hak elde etmesinin, güvence içerisinde sağlıklı bir şekilde çalışıp yaşayabilmesinin yegâne yolu sendikalaşmaktır. Hakları için mücadele etmektir. Sendikalı olmak, insanca çalışmak ve yaşamak için, çalışırken ölmemek için, meslek hastalığına yakalanmamak için, emeğin hakkının alınabilmesi için tek çıkış yolumuzdur.
Sendikamız Dev. Maden – Sen, maden işçisinin gerçek örgütü ve maden işçisinin en başı sıkıştığında başvurabileceği güvencesidir.
Dev. Maden – Sen’e üye ol; güvenli ve onurlu bir geleceğe birlikte yürüyelim.
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
Yaşasın DİSK, Yaşasın Dev. Maden-Sen!