“BARIŞ

Çocuğun gördüğü düştür barış.

Ananın gördüğü düştür barış.

Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış.

Akşam alacasında, gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba

elinde yemiş dolu bir sepet;

ve serinlesin diye su, pencere önüne konmuş toprak testi gibi

ter damlalarıyla alnında…

barış budur işte.” -Yannis RITSOS

Savaş, emeğe, halklara ve doğaya düşman

İşçi sınıfı ve halklar hiçbir zaman savaşa taraf değildir. Savaşa taraf olanlar bir avuç kapitalist sömürücü ve onların işbirlikçi kışkırtıcılarıdır.

Savaş, eğitime, sağlığa, gıdaya, insanca çalışmaya ve yaşamaya ayrılması gereken kaynağın küçülmesi, füzeye, bombaya, kurşuna, ölüme ayrılan kaynağın ise büyümesidir.

Savaş, bir avuç sermaye sahibinin siyasi iktidarlarını kan, gözyaşı, baskı ve zulümle sürdürmeye çalıştıkları bir seçenektir. Savaş, baskı, şiddet ve sömürünün katmerlenerek artması demektir. Savaş, emekçilerin ekmeği küçülürken zenginlerin kasalarının dolması demektir. Savaş üzerinde yaşadığımız gezegenin, ekosistemin, doğanın tahrip edilmesi demektir. Savaş daha fazla, işsizlik, açlık, sefalet, göç, ırkçılık, cinsiyetçilik, ayrımcılık, eşitsizlik ve ölüm demektir.

Bütün savaşlar bize göstermiştir ki; savaşta insanın yaşama hakkı başta olmak üzere, insan onuruna yaraşır iş ve ücret hakkı yok edilerek, çevre ve doğa yaşanılmaz kılınmıştır. Bu yüzden işçiler, emekçiler ve halklar barış, sağlık ve güvenlik içerisinde eşit ve özgürce yaşayacakları ve çalışacakları bir gelecek isterler.

Barış, işçinin emeği ve ekmeğidir

Barış, işçi sınıfının ve emekçilerin dünyadaki kardeşleri ile beraber yürütecekleri mücadeleye ve dayanışmaya bağlıdır. Emperyalizmin halkları bölerek birbirine düşman eden ve bu düşmanlıktan ötürü çıkardığı savaşlara karşı işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışması her zamankinden daha fazla bir ihtiyaçtır.

Biz işçiler, emekçiler ve halklar olarak başta hemen yanı başımızda süren savaşlar olmak üzere dünyada süren tüm savaşların sonlanmasını bir kez daha talep ediyoruz. Savaşa karşı barışı, silahlanmaya karşı sosyal hakları, ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı halkların kardeşliğini, baskıcı iktidarlara karşı demokrasiyi, emeğin sömürüsüne karşı eşitliği ve doğada yaşayan tüm canlılığın hakkını savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.

O nedenle mücadelemizi bu temeller doğrultusunda sürdürecek, bir avuç kapitalist sömürücü ve işbirlikçi kışkırtıcıya karşı, barışı ve kardeşliği Türkiye’ye ve dünyaya mutlaka hâkim kılacağız.

1 Eylül Dünya Barış Günü’nde bir kez daha haykırıyoruz; emeğimiz, ekmeğimiz ve geleceğimiz için Yaşasın İşçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği!