13 Kasım 2022 tarihinde İstiklal Caddesi’nde meydana gelen terör saldırısı ile ilgili, DİSK İç Anadolu Bölge Temsilcisi ve sendikamızın Genel Başkanı Tayfun Görgün ve KESK Ankara Şubeler Platformu, TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu, Ankara Tabip Odası, Ankara Diş Hekimleri Odası katılımıyla bir basın açıklaması düzenlendi.
ATO binasında düzenlenen basın açıklamasında şunlar söylendi:
13 Kasım 2022 tarihinde İstiklal Caddesi’nde meydana gelen terör saldırısı sonucunda bir kez daha yüreğimiz yandı. Yaşadığımız bu büyük acı nedeniyle hayatını kaybeden 6 yurttaşımızı saygıyla anıyor, ailelerine ve halkımıza başsağlığı, yararlılara acil şifalar diliyoruz. Kargaşa ve endişe ortamını büyütmek isteyen bu saldırının faillerini ve sorumlularını lanetliyoruz.
Uzun yıllardır ülkemizde toplumsal barış ve huzur ortamı, iktidarın iç veya dış politikadaki gerilimleri siyasi malzeme olarak kullanması, sınır güvenliğimizi koruyamaması, ülkeyi mesken tutan terör örgütleri ve çeteler nedeniyle azalmaktadır. Eşitliği ve demokrasiyi tesis etmesi gereken siyaset kurumu, şiddetin ve kutuplaştırıcı dilin etkisi altında olup, insanlar arasında ayrımcılığı derinleştirmektedir.
Emek ve meslek örgütleri olarak uzun yıllardır mücadelesini verdiğimiz bir arada yaşama iradesini azaltmaya yönelik provokasyonlar farklı senaryolarla ve amaçlarla gündeme gelmektedir. 2013 yılında Reyhanlı saldırısı; 2015 yılında Suruç ve Ankara Gar katliamları; 2016 yılında Sultanahmet saldırısı, Kızılay saldırısı, İstiklal saldırısı, Atatürk Havalimanı saldırısı, Gaziantep’te düğüne saldırı, Beşiktaş saldırısı, Kayseri saldırısı; 2017 yılında İzmir adliyesi saldırısı… Bombalarla patlamalarla amacına ulaşması istenen kirli hesaplar yüzlerce insanımızın hayatına mal olmuş, toplumsal travmalara yol açmıştır.
Buna karşılık, demokratik bir ülkede kamu otoritesinden doğan sorumluluğunu yerine getiremediği için istifa etmesi gerekenler ise koltuklarında oturmaya devam etmiştir, etmektedir. Doğru ve şeffaf bilgi akışını sağlamakla sorumlu kurumlar, 13 Kasım İstiklal Saldırısının hemen ardından yaptığı gibi yayın yasağı ve sosyal medya kısıtlamasını uygulamıştır. Endişe içerisindeki yurttaşlarımızın haber alma hakkı engellemiştir. Kısıtlamalar ve sansür politikaları “dezenformasyonu” engellemek yerine daha da artırmakta, bilgi kirliliği ve yalan haberler çoğaldıkça yeni provokasyonlara yol açma ihtimalini barındırmaktadır.
İstiklal saldırısı ve diğer saldırıların basit birer şiddet eylemi olmadığını, arkasında bölgesel veya uluslararası karanlık ilişki ağlarının ve hesapların yer aldığını biliyoruz.
Masum insanların yaşamları üzerinden siyasi plan yapan karanlık odaklar bilmelidir ki, bu saldırıyı gerçekleştirenler ve arkasında olanlardan hesap soruluncaya kadar sürecin takipçisi olacağız.
Ülkemiz, geleceğimiz ve çocuklarımız için, bombaların patlamadığı, barış içerisinde, laik demokratik çağdaş ve eşit yaşamı savunmaya devam edeceğiz.