Bugün 4 Aralık Dünya Madenciler Günü. İzmit`te, Roma İmparatorluğu`nun zulmünden kaçıp madencilere sığınan Santa Barbara, 4 Aralık`ı; yer altından bin bir emekle canları pahasına çıkarılan madenlerle yer üstünü ışıldatan tüm dünya madencilerine armağan ederek bu günün kalıcılaşmasını sağladı.
Madenler doğada sınırlıdır ve yeniden üretilip çoğaltılabilen bir kaynak değildir. Bundan dolayı madenler tüm halkın ve gelecek kuşakların sahibi olduğu bir kısıtlı servettir. Sahibi; patronlar, şirketler değil kamudur, halktır.
Maden üretimi kamu yararına insanı ve doğaya esas alan bir kalkınma ölçüt alınarak ‘Ulusal Madencilik Politikaları’ tarafından belirlenmelidir. Madencilik, çevre ile yöre halkı ile uyumlu, üretim süreçlerinde kamunun eksiksiz denetiminde, işçilerin söz ve karar süreçlerine katılımının sağlanarak işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin maliyet unsuru olarak görülmediği koşullar oluşturularak sağlanmalıdır.
Maden sahalarında özelleştirme, rödovans, taşeron çalıştırma ve kayıt dışılık neredeyse egemen çalışma haline getirilmiştir. Maden sahalarında denetimden uzak ocaklarda, galerilerde, aynalarda, şevlerde talan,daha fazla kâr hırsı için maden işçilerinin temel hakları ve canları yok sayılıyor.
Bu yüzden Soma başta olmak üzere, Ermenek, Kilimli, Elbistan, Küre, Şırnak, Karaman, Mustafakemalpaşa, Şirvan, Kozlu, Bursa ve en son Amasra’da işçi kardeşlerimiz iş cinayetlerinde katledildi.
Madenlerde yaşanan ölümlü iş cinayetlerinde bile adil yargılama ve insanlarımızın vicdanını rahatlatacak mahkeme kararlarına ulaşamamak da ayrı ve çok ciddi bir kanayan yaradır. Türkiye’de iş kazaları ve işçi ölümlerindeki davalarda adalete ulaşılmadığı, sorumlular ceza almadığı için, iş cinayetleri ve işçi katliamları devam etmektedir.
İş cinayetlerinin görüldüğü davalardan çıkan sonuçların bu ölümlere neden olan işverenler açısından herhangi bir caydırıcılığı yoktur. Adaletin böyle işlemesi yeni iş cinayetlerine davetiye çıkarmaya devam etmektedir. Bu konuda talebimiz; yargılamaların hızlı, cezaların daha fazla caydırıcı olmasıdır.
Yine madenlerdeki üretim temel madencilik prensiplerine uygun, işçilerin de üretimin her aşamasına eşitçe katılımının ve denetiminin sağlandığı bir planlama ile yapılabilseydi, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlem ve tedbirleri eksiksiz yerine getirilseydi, kamunun etkin denetimi yapılabilseydi bu iş cinayetlerinin önüne geçilebilirdi.
Bir kez daha hatırlatalım; işçilerin en temel haklarında olan sendikalaşmayla beraber işyerlerinde sağlanacak işçi denetimi, en etkili denetimlerden birisidir.
İşçilerin üretim zorlaması baskısına direnebilmeleri, ölümcül koşullarda çalışmama haklarını kullanabilmeleri için istedikleri sendikaya özgürce üye olabilmeleri ve toplu iş sözleşmesi yapmaları ile mümkündür.
İşçilerin anayasal hakkı olmasına rağmen devam eden sendika düşmanlığı, işçilerin istedikleri sendikaya üye olmalarının engellendiği bu da yetmezse işveren sendikacılığı olarak tarif ettiğimiz sarı sendikalara baskı ve tehditle üye yapılmaya çalışılmaktadır.
İşçilerin istedikleri sendikaya üye olmasını engellemek ve özgür iradeleri ile yapacakları sendikal tercihlerini baskı ve tehdit ile değiştirmeye çalışmak Anayasa ile güvenceye alınmış kanun maddelerine karşı işlenen bir hapislik bir suçtur. Bu suçu işleyen işverenlerin ve işveren temsilcilerinin mahkemelerde cezalandırılmalarını dün olduğu gibi bugün de sağlamaya devam edeceğiz.
Maden işçilerini yerin yüzlerce metre altında ve yer üstünde en ağır koşullarda her türlü tehlike, zorluk ve riske karşı köleliği aratmayan koşullarda karın tokluğuna çalıışmaya mahkûm etmek asla kabul edilemez.
Canları pahasına çalışan maden işçilerinin, geçinebilecek ücret, sosyal hakları ve emeklilik süreleri ve emekli olduklarında alacakları emeklilik ücretleri iyileştirilmesi ancak özgürce sağlayabilecekleri bir sendikalaşma ile sağlanabilir.
Biz maden işçilerini kölelik koşullarında çalıştırarak ölüme yollayanlara, haklarımıza, ekmeğimize göz koyanlara, madenlerimizi talan edenlere karşı, kapitalizm çağının bu açgözlü zulmüne karşı haklarımız için, çocuklarımızın geleceği için mücadele eden tüm madenci kardeşlerimize selam olsun.
Dünyanın her yerinde en zor ve en ağır koşullarda madenleri yeraltından bin bir zahmetle çıkararak evine ekmek götürme kavgası verirken iş cinayetlerinde yaşamını yitiren tüm madenci kardeşlerimizin anısı önünde bir kez daha saygı ve minnetle eğiliyoruz.
Hakları için örgütlenip sendikalaşarak; alın terlerinin karşılığını almak ve çocuklarının geleceği için mücadele eden tüm maden işçilerini bir kez daha selamlıyor, 4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nü kutluyoruz.