Taksim Gezi Parkı’nda AKP hükümetince yapılmak istenen değişiklik karşısında demokrasi güçlerinin demokratik direnişi polisin vahşi saldırısıyla karşılaştı. Taksim Gezi Parkı’nda başlayan haklı direniş ülkenin dört bir yanına yayıldı, yüzbinlerce insan hergün sokaklarda Taksim Gezi Parkı direnişiyle dayanışma içinde oldu. AKP hükümetinin verilmek istenen mesajı doğru almaması ve demokratik tepkiyi şiddetle bastırmak istemesi tepkileri daha da yükseltti. Günlerdir şiddetli saldırılar altında, ölümlere, yaralanmalara ve binlerce insanın gözaltına alınarak insanlık dışı uygulamalara maruz kalmasına rağmen sürüyor. Sadece ülkede değil dünyanın dört bir yanında AKP hükümetinin bu insanlıkdışı saldırıları kitleler, ülke yöneticileri ve demokratik güçler tarafından kınanıp protesto ediliyor.
Konfederasyonumuz DİSK, dostları KESK (Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu) TMMOB (Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği), TTB (Türk Tabipleri Birliği) ve TDB (Türk Diş Hekimleri Birliği) ile ortak bir karar alarak 17 Haziran’da iş bıraktı ve alanlarda polis şiddetini protesto ederek demokrasi ve özgürlük talebini yineledi. 17 Haziran’da gerçekleşen eylemlerden birisi de Ankara’da gerçekleşti. Kolej Meydanı’nda toplanan emek ve demokrasi güçleri Kızılay’a yürüdü ancak Kızılay’a girişi engellendi. Yapılan görüşmeler ve girişimlerin sonuç vermemesi üzerine Mithatpaşa Köprüsüne kadar yürünerek burada protestosunu gerçekleştirdi.
Yapılan ortak eyleme ilişkin açıklama şöyle ;
“Taksim Gezi Parkı’nın ranta kurban edilmesine karşı gelişen yurttaş duyarlılığını polis terörü ile bastırmaya kalkışan AKP iktidarı Türkiye halkının vicdanının, hak ve adalet arayışının güçlü duvarına çarptı.
AKP iktidarı halkın bu onurlu tepkisine devlet terörüyle karşılık verme yolunu seçti. Hak ve adalet isteyen insanlarımız öldürüldü, onlarcası sakat bırakıldı, binlercesi yaralandı.
Medya iktidar ablukası altına alınarak, Türkiye halkının özgürlükçü muhalefeti hakkında muazzam bir çarpıtma ve karalama kampanyası başlatıldı.
Ancak halkın direnişi kırılamadı, önüne konulan bütün barajları birer birer aştı.
Türkiye halkının vicdan, hak ve adalet direnişiyle sarsılan AKP iktidarı, halkın büyük direnişini kıramayınca, çevre duyarlılığına indirgemeye, yaygın polis terörü ve despotik yönetim tarzına karşı halk tepkisini gayrı meşru hale getirmeye girişti.
Türkiye’nin özgürlüğe sevdalı insanları AKP iktidarının bu oyununa gelmedi. Halkın hak ve özgürlüklerinden vazgeçmeyen ısrarlı direnişi karşısında AKP iktidarı halka karşı, tüm dünyanın gözleri önünde akıl almaz ve vahşi bir saldırı kampanyası başlattı.
Halk direnişinin simgesi haline gelen Gezi Parkı ve Taksim Meydanı iktidarın polisi tarafından kimyasal gazlar ve sıvılarla işgal edildi. Bu da yetmezmiş gibi başta Kızılay olmak üzere ülkenin dört bir yanında kentlerde Dünya’nın gözü önünde ölçüsüz polis şiddeti yaşandı. İnsanların kaybettikleri dostlarını uğurlamak için yapacakları anma törenine dahi korkunç bir polis saldırısı yapıldı.
Çocuklar ve yaşlılar tüm insani değerler ayaklar altına alınarak gaza boğuldu, hırpalandı.
Bu vahşi saldırılarda yaralanan insanlarımız için oluşturulan revirler dağıtıldı, doktorlar, hemşireler gözaltına alındı, tedavi araçları ve malzemeleri tahrip edildi.
Halk muhalefetine sahip çıkan milletvekilleri, uluslararası gözlemciler gazlandı, coplandı.
Bu acımasız polis şiddeti, bizzat Başbakan tarafından miting meydanlarında verilen talimatlarla harekete geçirildi.
Ancak özgürlük ve saygı isteyen halkımız, iktidarın tüm vahşi saldırganlığına inançla, onurla, kararlılıkla, zekayla, aşkla karşı koymayı sürdürüyor. Özgürlük ve onurun, hakkın ve adaletin direnişi büyüyor, tüm Türkiye’yi sarıyor, AKP iktidarın sarsıyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan, halkımızın bu büyük direnişi karşısında giriştiği iç savaş kışkırtıcılığının AKP tabanında karşılık bulmamasından çılgına dönerek, dizginsiz bir baskı rejimi kurma yoluna girdi. Artık sokaklarımızda polis TOMA’larının, Akreplerinin yanında Jandarma TOMA’ları ve askeri birlikleri de görmeye başladık.
Bizler Türkiye halkının hak, adalet, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin en köklü emek ve meslek örgütleri olarak, AKP iktidarının despotik bir rejim oluşturma yönündeki bu saldırganlığının durdurulmasını bugünün en yakıcı demokratik görevi olduğu kanısındayız.
Bu nedenle 17 Haziran 2013 Pazartesi günü üyelerimiz iş yerlerine giderek bu saldırganlığa karşı itirazlarını ifade edecek, aciller dışındaki hizmet üretimini durdurarak şehirlerin merkezi meydanlarına yürüyeceklerdir. Halkımızı söz konusu direnişimizde katkıya, hizmet alımından dolayı yaşanacak aksamalardan dolayı anlayışa, eşit, özgür ve demokratik bir Türkiye için alanlarda birlikte olmaya çağırıyoruz. 17 Haziran 2013