KİLİMLİ MADEN İŞÇİLERİNİN DİRENİŞİNİ SELAMLIYORUZ!

Zonguldak Kilimli’de yaklaşık 250 maden işçisi, 3 aydır ödenmeyen maaşları ve çalışma hakkı için yerin altında ve üstünde direniyor.

 

Cemaat operasyonu bahanesiyle el konulan şirketin maden işçilerine ödemesi gereken maaşları yasadışı biçimde verilmemektedir. İlgili kamu kurum ve kuruluşları da bu konuya dair herhangi bir etkin müdahalede bulunmamaktadır. Zor çalışma koşulları altında devam eden bu hak arayışı bize siyasal iktidarın siyasete ve emeğe bakışının en karanlık yönlerini göstermektedir.

 

Aileleri ve arkadaşları maden girişinde beklerken, yerin altındaki madenciler metan gazının ve kömür tozunun içinde 6 gündür açlık grevine devam ediyorlar. 15 kardeşimiz hastaneye kaldırıldı, 70 kardeşimiz ise açlık grevini sürdürüyor. Artık öyle bir noktaya gelindi ki, çalışanlar emeklerinin karşılığını normal koşullarda alabilmekten uzak hale geldiler. Çalışmalarının karşılığını almak için dahi kendi bedenlerini ölüme yatırmak zorunda kalıyorlar.

 

Kaçak ocak işletmeciliğinden çalışanların haklarının gaspına kadar pek çok suç işleyen bu maden patronlarının bu cesareti nerden buldukları bellidir. Ancak sanmasınlar ki, bu devran böyle gidecek. Bugün bu cesareti onlara veren aslında bizim dayanışmamızın zayıflığıdır. Bunu aşmak durumundayız. Nerede bir direniş varsa ona destek vermek ve dayanışmayı büyütmek gerekiyor.

 

Gerek çalışma koşulları, gerekse ücret ve sosyal haklarımız konusunda örgütlenmek, dayanışmak ve birlikte mücadele etmek zorunda olduğumuzu bu hak arama mücadelesi bize gösteriyor.

Bir yandan, ülkemizde; yüksek risk taşıyan, kuralsız ve denetimsiz çalışan, mühendislik bilim ve tekniğinden uzak, teknik elemanın gözetim ve denetimi olmaksızın, tamamen ilkel koşullarda pek çok maden firması ya  taşeron ya da rodövans ilişkileri içinde üretim yaparken; diğer yandan,  bu tür işletmeler açısından iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları tamamen maliyet kalemi olarak görülmekte ve maksimum karı elde etmek için en hızlı ve en acımasız üretim süreçlerini yaşama geçirme konusunda hiç tereddüt etmemektedirler.

Böylesi bir gerçekliği olan maden işçilerinin payına kitlesel iş cinayetleri düşmektedir. Daha Soma’nın acısı geçmemişken, aradan geçen iki yılda 12 Soma katliamı kadar arkadaşımızı iş cinayetlerine kurban verdik. Bu da yetmedi, artık hakkımız olan ücretleri bile vermemeye başladılar.

Kilimli madencilerinin taleplerini sahipleniyoruz… Gasp edilen ücretler derhal ödensin, ocaklar açılsın ve madenler taşeron tarafından değil kamu tarafından işletilsin.

Kilimli maden direnişini buradan selamlıyor, hastanedeki kardeşlerimize de acil şifalar diliyoruz.

Orhan Veli’nin dediği gibi “Yüz karası değil, kömür karası, Böyle kazanılır ekmek parası” İşçinin yüzündeki kömür karası geçer de sizin alnınızdaki yüz karası nasıl silinecek?