4 Aralık Dünya Madenciler Günü Kutlu Olsun

İnsanlık tarihinin en köklü, en eski mesleği olan madenciliğin çileli maden işçileri ve emekçilerinin dünya madenciler günün kutluyoruz. Dünyanın her yerinde en zor ve en ağır koşullarda madenleri yeraltından bin bir zahmetle çıkararak evine ekmek götürme kavgası verirken yaşamını yitiren madencilerin anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.

Alınteriyle, emeğiyle, sabırla madenleri üretip yaşama kazandıran, bu işletmeleri var eden maden işçilerini, maden mühendislerini sevgiyle, minnetle yad ederken;   yer altı ve yerüstü madenlerini peşkeş çekercesine satanları,  madencilik prensiplerine aykırı olarak işletme yapanları;  Soma, Ermenek, Kemalpaşa, Şirvan gibi katliamlara yol verenleri,  sebep olanları, göz yumanları da unutmadık ve unutmayacağız.

Memlekette;  madenciliğin hali ve getirildiği durum ortadadır.  Maden kaynaklarının, maden rezervlerinin ve çeşitliliğinin bu kadar zengin olduğu bir ülkede madenciliğin sadece rant kapısı olarak görülüp ülkemizin, coğrafyamızın, doğamızın,  insanımızın, istihdamın, ekonominin fayda görmediği, bir hale getirilmiştir.

Bilimin, meslek odalarının, üniversitenin, sosyal tarafların görüşleri ve katkıları alınmadan hazırlanan madencilik politikaları ve mevzuatlar ile gelinen nokta budur. Madenciliğin gerilemesi, maden kaynaklarının ziyanı, işçilerin ve maden mühendislerinin can güvenliğinin hiçe sayılması, İSİG kurallarının ihlal edilmesi, denetimin zayıflatılması, verimliliğin düşmesi, çevrenin tahribatı, yasaların ve madencilik prensiplerinin çiğnenmesi…

Ayrıca ülkemizde iş kazlarının ve iş cinayetlerinin en çok yaşandığı sektör madencilik sektörü haline gelmiştir. İş cinayetleriyle,  İş kazalarıyla ve meslek hastalıklarıyla doğa katliamlarıyla son derece olumsuz olan bu durum ve ücretlerde, izinlerde, haklarımızın ihlal edilmesindeki olumsuzluklar yanlış politikalardan, yanlış uygulamalardan başka ne ile izah edilebilir.

 Madenlerde yaşanan ölümlü iş cinayetlerinde bile adil yargılama ve insanlarımızın vicdanını rahatlatacak mahkeme kararlarına ulaşamamak da ayrı ve çok ciddi bir kanayan yaradır. Türkiye’de iş kazaları ve işçi ölümlerindeki davalarda adalete ulaşılmadığı, sorumlular ceza almadığı için, iş cinayetleri ve işçi katliamları devam etmektedir.

İş cinayetlerinin görüldüğü davalardan çıkan sonuçların işverenler açısından herhangi bir caydırıcılığı yoktur. Adaletin böyle işlemesi patronları daha çok cesaretlendirmektedir. Soma davasında da ne yazık ki adalet yine göçük altında kalmıştır.

Tabiatın, doğanın zor ve çetin koşullarına boyun eğmeyen madenciler ve ülkenin bütün değerlerini yaratan işçiler olarak ,madenlerimizi, emeğimizi, tabiatımızı acımasız bir açgözlülükle  talan etmek için yasa, kural, mahkeme kararı dinlemeyen para babalarına, yandaşlara, haramilere de diz çökmeyeceğimizi,  mücadele edeceğimizi buradan bir kez daha ilan ediyoruz. 

Emek en yüce değerdir. Madenler şirketlerin, para babalarının ve yandaşların değil bütün bir halkındır, kamunundur diyenlere selam olsun. Soma başta olmak üzere iş cinayetlerinde kaybettiğimiz tüm canlara;  hak ihlallerine karşı ortak mücadele vermek boynumuzun borcudur.

2019 yılını tamamlamak üzereyiz. Zor günlerden geçiyoruz. Büyük çileler çekildi. Sıkıntılar yaşandı. Yanlış yatırım kararları, şatafat ve savurganlık, ekonominin yanlış idaresi ve dünyadaki çeşitli gelişmeler sonucu ciddi bir krizle ve sorunlarla karşı karşıya kalındı. Bu yıl temel tüketim maddelerine çok büyük zamlar yapıldı. İçinde bulunduğumuz Aralık ayı asgari ücret belirleme ayı. 2020 yılı asgari ücret pazarlığının zorlu geçeceği bellidir.  Yıllardır “ekonomi büyüdü” diye övünüp, büyümeden payımızı vermeyenler,  kriz kapıya dayandığında ücretleri daha da düşürmeye çalışmaktadır.

Ekonomik krizin faturasını işçiye emekçiye yıkmaya çalışanlara buradan bir kez daha sesleniyoruz. Krizin faturası patronlara

ekonomik krizi geçiştirmek için hükümet elde avuçta ne varsa kullanmıştır. Bu nedenle ekonomi daha da kırılgan hale gelmiştir. Ancak ücretler, iş cinayetleri, üretim ve işsizlik cephesinde olumlu bir adım maalesef söz konusu değildir.

Şimdiden uyarıyoruz: Şirket kurtarmalara, işveren teşviklerine devasa kaynakların ayrıldığı bir ortamda kimse işçilere “fedakârlık” tavsiyesinde bulunmasın.

Geçim koşulları ve milli gelir artışının dikkate alındığıda asgari ücret, geçim ücreti olmalıdır.  Asgari ücret tümüyle vergi dışı bırakılmalıdır. Öz olarak insan onuruna yakışır bir ücret olmalıdır.

İş cinayetlerinin yaşanmadığı, emeğin hakkının alındığı bir çalışma ortamı ve tüm sevdikleriyle birlikte sağlıklı bir yaşam dileklerimizle dünya madenciler günümüzü kutluyoruz.