Manisa Soma’da özel sektöre ait linyit ocaklarında çalışan DİSK’e bağlı Dev. Maden – Sen üyesi işçiler bugün geldikleri Ankara’da TBMM Dikmen kapısına yürüyerek daha önce Başbakan tarafından kendilerine verilen sözlerin tutulmasını ve demokratik taleplerinin dikkate alınmasını istediler.

Gece Soma’dan yola çıkan işçiler bugün öğle saatlerine doğru Ankara Kızılay’a ulaştılar. Genel – İş Şube binalarının bulunduğu, Zafer Çarşısı arkasındaki Süleyman Sırrı Sokağa gelen işçiler burada kahvaltılarını yaparak dinlendiler. Öğle saatlerinde yürüyüş korteji oluşturan işçiler TBMM Dikmen kapısına yürüdüler. İşçiler yürüyüşlerinde; “KAZA DEĞİL, KADER DEĞİL CİNAYET SOMA’YI UNUTMA – VERİLEN SÖZLER TUTULSUN TALEPLERİMİZİN TAKİPÇİSİYİZ – KAZA DEĞİL KADER DEĞİL CİNAYET, TAŞERON ÖLÜM DEMEKTİR YASAKLANSIN – VERİLEN SÖZLER TUTULSUN” pankartlarının yeraldığı yürüyüşte işçiler, talep ve sorunlarıyla ilgili çok sayıda dövizde taşıdılar.

Soma’da 13 Mayıs tarihinde katledilen 301 işçinin isimlerinin yazıldığı siyah bir pankartta taşıyan maden işçileri, yürüyüş güzergahları boyunca yurttaşlar tarafından yoğun alkışlarla destek aldılar.

Ankara Demokrasi Güçleri ile, CHP ve HDP milletvekillerinin de katıldığı yürüyüşün TBMM Dikmen kapısına ulaşmasının ardından basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasında ilk konuşmayı Dev. Maden – Sen Genel Başkanı Tayfun GÖRGÜN yaptı.

Maden ocaklarında ölmeden çalışmak istediklerini belirten GÖRGÜN, hükümet yetkilileriyle yapılan görüşmelerde kendilerine verilen sözlerin biran önce tutulmasını istediklerini belirterek, bu sözlerin takipçisi olarak TBMM’nin kapısını çaldıklarını ve siyasi parti grup yöneticilerini ziyaret ederek kendilerine içinde maden ocaklarında yaşanan sorun ve taleplerinin olduğu bir dosya sunacaklarını belirtti.

GÖRGÜN’den sonra Soma Kömürleri A.Ş’nin linyit ocaklarında çalışırken 13 Mayıs 2014 tarihinde yaşanan katliamda sağ kurtulan işçilerden Nihat ÇELİK konuştu. ÇELİK şunları söyledi:

“Değerli Basın Mensupları;

Bizler katliamın yaşandığı Soma madenlerinde çalışan işçileriz. Soma’da değişik patronların ocaklarında çalışan binlerce işçi kardeşimizi temsilen buradayız. Herkesin bildiği gibi bundan tam 3 ay önce somada bir katliam yaşandı. 301 kardeşimizi kaybettik, şehit verdik. Bu katliam oradaki çalışma koşullarının kaçınılmaz sonucuydu. Bizler köle gibi çalıştırılıyorduk. Şu anda üretime devam eden ocaklarda da aynı koşullar devam ediyor.

Katliamın yaşandığı günlerde bizleri temsilen bir grup arkadaşımız heyet olarak Ankara’ya geldiler. Madenci heyeti kardeşlerimiz başbakan ve AKP grubuyla görüştüler. O gün bizlere sözler verildi. Şimdi bugün, bizlere verilen sözlerin ve taleplerimizin takipçisi olarak buradayız.

Verilen sözler şunlardı:

1.”Devlet tarafından denetimler yapılana ve teftiş raporları tamamlanıncaya kadar kimse madenlere inmeye zorlanmayacak gerekirse ocaklara önce biz ineceğiz ondan sonra siz ineceksiniz” denmişti.

2.Kimseye bu süre içinde çıkış verilmeyecek.

3.Maaşlar, tam olarak eksiksiz ödenecek. Şartlar düzelene kadar gerekirse 7-8 ay maaşları devlet ödeyecek.

4. Maaşlar en az 2000 TL olacak.

5. 6 maaş ikramiye verilecek.

6.Kamuda yeraltında günlük 7 buçuk saat yazan çalışma süresi 6 saat olacak.

7.Haftalık çalışma saati 36 saati asla geçmeyecek.

8.Emeklilik yaşı 55’ten 49’a düşürülecek.

9.Ölen madenciler sivil şehit kapsamına alınacak.

10.Ölen madencilerin ailelerine 1400-1500 TL ölüm aylığı bağlanacak.

11.Ölen madencilerin yakınlarına TOKİ’den ev verilecek.

12.Ölen madencilerin yakınlarından 1 kişiye istihdam sağlanacak.

13.Resmi tatiller ve senelik izinler yer altı sigortası olarak yatırılacak.

14.Taşeron sistemi kaldırılacak.

15.Uyar Madencilik’te çalışırken işsiz kalan işçilerin mağduriyeti giderilecek. İşçilerin alacağı tazminatlar bir yasa çıkartılarak işsizlik fonundan ödenecek.

Değerli basın mensupları:

Bizlere verilen bu sözler ve taleplerimizin yanı sıra en önemli taleplerimizden birisi de madenlerin devlet eliyle işletilmesidir.

Şimdi, bizleri de ilgilendiren torba yasa meclise geldi. Bizler, verilen sözlerin ve taleplerimizin yerine getirilmesini istiyoruz. Ankara’ya geldik, tüm parti gruplarına ve meclise bir kez daha hatırlatıyoruz. Takipçisi olacağımızı da siz basın mensupları aracılığıyla kamuoyuna duyuruyoruz. Verilen sözler ve taleplerimiz yerine getirilmedikçe mücadelemiz devam edecektir.”

Dev. Maden – Sen üyesi ÇELİK’in ardından DİSK Genel Başkanı Kani BEKO konuştu. BEKO konuşmasında şunları söyledi;

“Soma’dan yaşanan katliamın üzerinden iki ay geçti. Biz ilk günden itibaren Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu olarak Soma’yı yalnız bırakmadık. Daha ilk günün akşamı Soma’ya koştuk. DİSK’e bağlı sendikalar olarak işyerlerinde iş bıraktık, Soma’nın acısına, yasına ortak olduk. Diğer emek örgütleriyle, dostlarıyla beraber yürüyüşler, mitingler düzenledik: Somalı maden işçilerinin ve ailelerinin sesini, farklı işkollarından işçi arkadaşlarımızla beraber yükselttik.

‘Soma’nın talepleri tüm işçi sınıfının talepleridir’ dedik. İşyerlerinde, sokaklarda, meydanlarda, hükümet ile görüşmelerde, müzakerelerde hep bu talepleri dile getirdik. Peki neydi o talepler?

‘Tüm sorumlular hesap versin’ dedik. Ancak bugüne kadar hiçbir bürokrat, hiçbir bakan, hiçbir kamu görevlisi hesap vermedi, görevden alınmadı, onurlu davranıp istifa etmedi. Bu ülkeyi yöneten, çalışma yaşamını yöneten, madenlerden sorumlu olan kimse 301 canımızın hesabını vermedi.

‘Taşeron çalıştırma yasaklansın, dayıbaşı köleliği son bulsun’ dedik. Ancak maalesef bu konuda da somut bir adım atılmadı. Taşeron belası hala tüm işçi sınıfını tehdit etmeye devam ediyor. Hatta bütün çalışanları taşeron köleliğine mahkum edecek bir yasal düzenleme bile yapmaya kalktılar.

‘Maden ocakları kamu eliyle işletilsin’ dedik. Özel işletmelerde canımız, emeğimiz yok sayılıyor dedik. Onlar ne yaptı? Muğla Yatağan başta olmak üzere yeni özelleştirmelerle binlerce maden ve enerji işçilerini mağdur etti.

‘Ocaklar bağımsız bir heyet tarafından denetlensin’ dedik. İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin taşerona devredilmesine karşı çıktık. İşçi sağlığı ve iş güvenliği piyasaya bırakılırsa bunun sonu felakettir dedik. Türkiye’de her gün en az 3 işçi çalışırken ölmesine rağmen bu hatalarından dönmediler. “Durmak yok, yola devam” diyerek hatalarında ısrar ettiler.

‘Güvenli çalışmayı sağlayacak tüm önlemler alınsın, yaşam odaları zorunlu olsun’ dedik. Ancak bu önlemleri maliyetli bulanlar torba yasaya bir madde ekleyerek 250 milyon lirayı maden şirketlerine aktarmayı tercih ettiler. Soma’daki maden işçilerinin hepsinin 1 yıllık ücreti kadar bir parayı özel şirketlere vermeyi tercih edip, işçiyi ölüme mahkum ettiler.

Tüm bunları yaparken, taleplerimizi reddederken, bu talepleri mecliste dile getiren Manisa Milletvekili Sayın Özgür Özel’e karşı şiddet uyguladılar. Bu şiddet gösterisini Somalı işçiler daha önce de tanık oldu. Bu ülkenin Başbakanı, Başbakan’ın müsteşarı, korumaları Somalıların en insani taleplerine yumrukla, tekmeyle, copla cevap vermişti. Yine biz İzmir’de Soma için yürürken bir TOMA bizzat beni hedef alarak yaralanmama sebep olmuştu. Kısacası Sayın Özel’e yönelik şiddet kişisel bir saldırı değildir. Bu Somalı maden işçilerine, işçi sınıfına, onların haklı taleplerine yapılmış bir saldırıdır.

İşte şimdi biz buradayız. Somalının taleplerini duymazdan gelenlere, Soma’ya gelip söz verip Ankara’da unutanlara sesleniyorum. Madencilerin taleplerini içeren önergelere red oyu veren AKP’li vekillere sesleniyorum. Biz buradayız. Gelin ve yüzümüze karşı neden o önergeleri reddettiğinizi bize izah edin. Gelin, açık açık ‘sizi ölümüne çalıştıracağız’ deyin. Yaşam değil ölüm için oy kullanmanızın nedenini buradaki maden işçilerinin gözlerinin içine bakarak anlatın.

Sevgili dostlar, mücadele arkadaşlarım;

2014’ün daha ilk 6 ayında, yani yılın yarısında en az 951 işçi iş cinayetlerinde öldü. Temmuz’un ortası itibarıyla en az bin insanımızı ekmek parası kazanırken kaybettik. Bu bir katliamdır. Ve bizim taleplerimizin kabul edilmedikçe maalesef bu katliam sürecektir. Soma’nın ardından, Şırnak’ta, Balıkesir’de madenci kardeşlerimizi yitirdik.

Bu mesele artık bir insanlık mücadelesidir. Türkiye’de çalışma şartları vahşi bir düzenine dönüşmüştür. Taşeron sistemi tamamen ortadan kaldırılmadıkça, özelleştirmede ısrar ettikçe, işçi sağlığı ve iş güvenliği yasası mevcut haliyle kaldığı müddetçe, bu vahşi düzen devam edecektir.

Dev Maden Sen sendikamızın üyesi Somalı maden işçilerinin mücadelesi, bu insanlık mücadelesinin işaret fişeklerinden biridir. Bu mücadele hepimizin mücadelesidir. Kurtuluş yok tek başına! Ya hep beraber, ya hiçbirimiz! “

BEKO’nun konuşmasının ardından Dev. Maden – Sen yöneticilerinin işçilerle birlikte oluşturdukları heyetler siyasi partilerin grup yöneticileriyle TBMM Başkanı Cemil ÇİÇEK’i ziyaret etti. Maden işçilerinin iş kıyafetiyle alınmadığı mecliste, işçiler yanında getirdikleri yedek elbiseleri giyerek engelleri aştılar. TBMM ziyaretinin ardından işçiler akşam saatlerinde geldikleri Soma’ya hareket ettiler. 16 Temmuz 2014

 

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir